Gelecek Partisi Genel Lideri Ahmet Davutoğlu, partisinin vilayet liderleri toplantısında yaptığı konuşmada Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ı eleştirdi.
Davutoğlu özetle şöyle konuştu:
ANKARA SOKAĞINDAN SİZ SORUMLUSUNUZ: Sayın Cumhurbaşkanı son periyotta alışkanlık edindi, istediği mevzuyu istediği kadar gündemde tutuyor, girmek istemediği mevzuya da ülke yangın yerine dönse de girmiyor. Selçuk Özdağ’ın pak kanı döküleli 5 gün oldu fakat Cumhurbaşkanı’ndan kamuya dönük bir açıklama yok. Ancak üç kişi onu eleştirse çabucak ‘terörist’ diye konuşmaya başlar. Rastgele bir yerde birisi bir soru sorsa ‘eyy’ diye hitap etmeye başlar. Ankara sokağından siz sorumlusunuz. Hesap sorması gereken sizsiniz, hesap vermesi gereken de sizsiniz. Artık hesap sorulması gereken iki kişi söyleyeceğim size.
İÇİŞLERİ BAKANI’NI MUHATAP ALMAM: Sayın İçişleri Bakanı’nı bir çağırın. Deyin ki ‘hangi bilgiyle Selçuk Özdağ’a yapılan taarruzun ferdî reaksiyon olduğunu söyledin. Şu bilgileri ver de ben de paylaşayım kamuoyuyla’ Ben Sayın İçişleri Bakanı’nı da muhatap almam, Cumhurbaşkanı’na soruyorum. Net yanıt istiyorum. Bu ferdi bir reaksiyon midir, mazur mu görülmelidir? Yoksa organize senkronize bir terör faaliyeti midir? Ben size söyleyeyim kanaatimi, milletin de kanaati budur, bu organize ve senkronize bir terör faaliyetidir.
NE YAPTINIZ SAVCILARI TEHDİT EDENLERE?: Bir gazeteci ile siyasetçi yayınladıkları röportaj hasebiyle tıpkı gün 2 saat ortayla akına uğramışsa buna organize hata denir. Orhan (Uğuroğlu) beyefendisi tabir için 7-8 saat bekletirken, ona saldıranları 4 saatte bırakıyorlar. Kimdir bunların gerisindekiler? Çağırın Adalet Bakanı’nızı. Bu ülkede birinci defa milletvekilleri yürütülmekte olan bir soruşturma ile ilgili Cumhuriyet Başsavcısı’nı açık bir biçimde tehdit etti. Sorun Adalet Bakanı’na, nerede yaşıyoruz? Cumhuriyet Başsavcıları’nın önünde ‘Cumhuriyet’ tabiri var, Cumhuriyet’in teminatı altındalar da onun için var. Kim bunları tehdit ediyor Sayın Bakan? Bir bakın şunların hesabına, bir soruşturma başlattınız mı? Ne yaptınız bu savcıları tehdit edenlere?
KENDİNİZE GELİN SAYIN CUMHURBAŞKANI: Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nde tarafsız ve bağımsız yargı var diyorsun, neresi tarafsız, neresi bağımsız? Adaleti ipotek altına almaya kalkışanlar olursa Dicle kenarındaki kuzunun hukuku korunabilir mi? Kendinize gelin, Sayın Cumhurbaşkanı. Bunları yapamayacağınızı ben biliyorum. Zira vesayet altındasınız. Mesela Uygurlardan bahsedemezsiniz. Dünya soykırım ilanları yapıyor, bizim parlamentoda bile konuşulamıyor. Zira üzerinizde Perinçek vesayeti var.
MESUT ÖZİL’E DAVET: Bu ortada bir şeye sevindim, ben Fenerbahçeliyim ve Mesut Özil geldi. Biz anlatamıyoruz, ümit ederim ki Mesut Özil bir gün Cumhurbaşkanı ile karşılaştığında şu Uygur sorununu anlatır da tahminen onun hatırına dinler de bir gün sesi çıkar. Yazıklar olsun! İngiltere Parlamentosu, Avrupa Parlamentosu, Amerikan Kongresi hepsi Uygur probleminden bahsedecek, siz burada Milliyetçilik, yerlilik, ulusallık taslayacaksınız, Mesut Özil kadar Uygur sıkıntısını konuşmaktan da imtina edeceksiniz. Mesut’a çağrım şu, futboldaki o hoş ahenkli oyununu insan haklarında da göstermeye devam et ve her gün Uygurlardan bahset ki şunların kulağındaki pas bir silinsin.
UTANÇ VESİKASI OLACAKLAR: Orhan beyefendisi ziyaret ettim, Afşin beyefendisi de ziyaret edecek ve yarın da Karar gazetesine gideceğim. Türkiye’deki basına sesleniyorum, herkes sizi terk etse, tehditlere sessiz kalsa, Gelecek Partisi baskıya uğrayan ayırt etmeden bütün basın mensuplarının yanında olacak. Selçuk beyefendi bir insanlık dersi verdi, o gençlere “Bana saldırdınız lakin aman bu oyuna gelmeyin” dedi. Ben o gençlere sesleniyorum, kendinizi kullandırtmayın. Sizi maşa üzere kullanmaya çalışanlara dönün ve biz maşa olmayız, bu ülkenin geleceğiyiz deyin. Gençleri maşa olarak kullanmaya kalkanlar, toplumu kutuplaştıranlar, toplumun sözcüsü olanları cezalandırmaya kalkanlar, bir utanç vesikası olarak anılacaklar.”
Gazete Duvar
