Demokrasi ve Atılım Partisi (DEVA) Partisi Hukuk ve Adalet Siyasetleri Lideri Mustafa Yeneroğlu, organize hata örgütü önderi Sedat Peker’in argümanları konusunda “Bugün Türkiye, 90’ların mafyalarıyla bir kısım zenginlerin sefa sürdüğü; fakirin da sloganla, hamasetle ve ‘biz gidersek onlar gelir’ tehditleriyle susturulduğu keyfi bir idaredir. Hükümet, Türkiye’yi aldığı noktanın çok gerisine götürecek kadar çok makus bir idare sergilemektedir” yorumunu yaptı.
Yeneroğlu, “Suç Örgütlerinin Aksiyonları Karşısında Soruşturma Açılmaması” bahisli bir basın toplantısı düzenlendi. Sedat Peker’in Yeldana Kaharman savlarını ve hükümetin sessizliğini eleştiren Yeneroğlu şu açıklamaları yaptı:
‘YOLSUZLUK, KAYIRMACILIK SIRADANLAŞTI’
“Son yıllarda süratli bir formda hukuk devletinin kural ve kurumlarının ortadan kaldırılması eforlarının güçlenmesi ve devlet işlerinin gayri legal bir biçimde bir kadro kişi ve kümeler eliyle yürütülmesi sonucunda yolsuzluk, kayırmacılık ve rant çarkı sıradanlaşmıştır. Böylelikle organize hata örgütlerine yine alan açılmış ve bu örgütler açıkça kamuoyunda aktif bir biçimde yer almaya başlamışlardır.
Son günlerde ‘aile içi kavga’ nedeniyle yakın bir geçmişe kadar bir eliyle Rabia işareti oburuyla bozkurt işareti yaparak iktidar ortakları lehine mitingler düzenleyen bir şahıs, eski bir İçişleri Bakanı ve ailesi başta olmak üzere pek çok kişi hakkında dehşetli tezleri kamuoyu önünde lisana getirmektedir.
‘PEK ÇOK AĞIR CÜRÜM YER ALMAKTADIR’
Şahsın lisana getirdiği savlar ortasında milletlerarası uyuşturucu ticareti, bir bayan gazetecinin öldürülmesi ve bu cinayetin örtülmesi, bir iş adamının mallarına el konulması, karakolda gözaltında olan eski bir milletvekilinin kemiklerinin kırılması üzere pek çok ağır kabahat yer almaktadır. Kolombiya’dan 4.9 ton kokainin İzmir Limanı’na, oradan da bir kimya firmasına aktarılacağına ve Türkiye’de dağıtımı yapılarak satışı yapılacağına dair tez uyuşturucuyu ele geçiren Kolombiya Savunma Bakanı tarafından açıklanmıştır. Buna karşın 4.9 ton uyuşturucunun geleceği tez edilen kimya firması ve sahibi olduğu sav edilen şahıs hakkında bir soruşturma açılmamıştır.
‘SAVCILIKLARIN İSİMLİ SORUŞTURMA BAŞLATMALARI GEREKİYOR’
Organize hata örgütlerinin Türkiye’de yine faal hale gelmesi ve argümanlara nazaran; öteki tarafın emniyet teşkilatı eliyle kendisine operasyon düzenlenmesi ve birbirleriyle açıktan rekabet eder hale gelmeleri son derece kaygı vericidir. Bu şahıs daha düne kadar devleti yönetenler tarafından saygın bir iş adamı muamelesi görmüş, kent meydanlarında mitingler düzenlemiştir. Devletle ve öteki organize cürüm örgütleriyle yakın bağı ve tezleri ince detaylarla ortaya koyması nedeniyle bu argümanların ciddiye alınması ve ihbarlar hakkında Cumhuriyet Savcılıklarının isimli soruşturma başlatması gerekir.
’25 YIL SONRA TEKRAR 90’LARA DÖNÜLDÜ’
Bugün Türkiye, 90’ların mafyalarıyla bir kısım zenginlerin sefa sürdüğü; fakirin da sloganla, hamasetle ve ‘biz gidersek onlar gelir’ tehditleriyle susturulduğu keyfi bir idaredir. Hükümet, Türkiye’yi aldığı noktanın çok gerisine götürecek kadar çok makus bir idare sergilemektedir. Hakikaten ekonomik kriz, işsizlik, enflasyon, yasaklar, yoksulluklar ve yolsuzlukların yanı sıra organize kabahat örgütlerinin yine güç kazanmasında da 90’lara dönüldüğü açıktır.
90’lı yıllar boyunca Türkiye’de pek çok faili meçhul cinayet işlenmiş, iş adamları haraca bağlanmış, ihalelerde yolsuzluklar gerçekleşmiş, temel hak ve özgürlükler ihlal edilmiş, işsizlik, enflasyon ve fakirlik hayatın bir gerçeği haline gelmiştir. Mafyanın ve cürüm örgütlerinin siyaseti ve ticareti nasıl baskı altına almış olduğu nihayet 1996 yılında Susurluk’ta yaşanan bir trafik kazasıyla gün yüzüne çıkmıştır. Tam 25 yıl sonra ülkenin dönüp dolaşıp birebir noktaya geldiği görmek telaş vericidir.
‘MAFYA YAPILANLANMALARI BESLEYİP BÜYÜTÜLDÜ’
İster 90’ların derin devleti, ister 2010’ların paralel devleti, ister devlet içine sızmış terör örgütleri, ister devlet içinde güç kullananların besleyip büyüttüğü mafya yapılanmaları ismine her ne denirse densin tüm bu yapıların alan bulabilmesi ve kökleşmesinin sebebi hukukun uzun vakitte beri işlememesidir. Hukuk devletinin anlayışının ortadan kaldırıldığı ve yargı organlarının ‘adamına nazaran muamele’ yaptığı bir ortamda; mafya, cürüm örgütleri, paralel yapılar ve terör örgütlerine geniş alanlar açıldığı muhakkaktır.
DEVA Partisi olarak, Türkiye’nin bu karanlık günlerden çıkması ve tekrar demokratik bir hukuk devleti rotasına dönmesi için uğraş ediyoruz. Bu minvalde tüm bu kabahat örgütlerinin hukuksuzluklarının daha fazla görmezden gelinmemesi ismine hukukun üstünlüğüne inanan savcıların bu tezler hakkında derhal soruşturma başlatması gerektiğini kamuoyunun takdirlerine sunarız.” (HABER MERKEZİ)
Gazete Duvar
