İş insanı İpek Hattat ile erkek arkadaşı ve sürücüsünün, konuta gelen kuryeyi zorla alıkoyup telefonunu kırarak hakaret ettikleri teziyle açılan davanın birinci duruşması yapıldı.
İstanbul 8. Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki duruşmaya, şikayetçi Renas Demirbaş ile tutuksuz sanıklar İpek Hattat, Hüseyin Sami Yüzer ve Veysel İtimat katıldı. Tarafların avukatları da salonda hazır bulundu.
Kimlik tespitinde, aile şirketinin finans departmanında çalıştığını ve aylık gelirinin 14 bin lira olduğunu söyleyen sanık İpek Hattat, savunmasında bozulan tabletini, tamir için internetten bulduğu firmaya gönderdiğini, tıpkı gün tabletin tamir edilerek getirildiğini fakat sonraki gün aygıtı açtığında hala bozuk olduğunu gördüğünü anlattı.
Bunun üzerine firmaya durumu bildirdiğini, firmanın ise telafi için tableti geri almak üzere eleman gönderme kelamı verdiğini lisana getiren Hattat, telefon konuşmasının üzerinden 10 gün geçmesine karşın firmaya ulaşamadığını öne sürdü.
‘GELECEĞİM ORAYI BASARIM’
Hattat, firma yetkilisine “Siz dolandırıcısınız sizi polise şikayet ediyorum” diye bildiri attığını belirterek, şöyle devam etti:
“Tabi bu türlü küçük bir şey için polisi aramadım. Sonraki gün tabletimi sürücüm Veysel’e verip öbür bir servise götürmesi için yönlendirdim. O sırada Renas Demirbaş geldi. O gün kar yağıyordu, üşümemesi için içeri buyur ettim. Veysel’i arayıp, geri dönmesini, tableti almaya geldiklerini söyledim. Renas’a sandalye getirdim ‘Otur’ dedim. O sırada işvereniyle telefonda görüşüyordu. İşvereni, bekleyemezsin falan diye bağırıyordu. Telefonu aldım. İşvereni ‘Sen benim elemanımı zorla mı tutuyorsun orada? Geleceğim orayı basarım’ deyip küfretti. Titremeye ve korkmaya başladım. Hayatımda bu türlü şey yaşamadım. Kaygıdan telefonu elimden düşürünce Renas’ın telefonu kırıldı. Nihayetinde sürücüm Veysel geldi. Renas, ‘Patronum burada beklememi söyledi’ dedi. Çay kahve içmek isteyip istemediğini sordum. Üzülmemesini ona yeni telefon alabileceğimi söyledim. Bu sırada dışarıdan bir anda camlara vurulmaya başlandı. Renas’ın işvereni geldi sandım, korktum, 155’i aradım. Bu sırada kendi telefonumu da elimden düşürdüm.”
‘KORKTUM PANJURLARI İNDİRDİM’
Site güvenliğini arayıp polis çağırmalarını söylediğini fakat güvenliğin, gelen bireylerin esasen polis olduğunu söylediğini aktaran Hattat, “Sanırım 3 dakika falan geçti. Sivil beşerler geldi camlara vurdular. Korktum panjurları indirdim” diye konuştu.
Hattat, kapıyı çalmalarının akabinde polisleri içeri aldıklarını anlatarak, “İddiaların hepsi düzmece ve palavra. Ben de onlardan şikayetçiyim. Burada mağdur benim” dedi.
‘ÇAYINI, SUYUNU, SİGARASINI İÇTİ’
Hattat’ın erkek arkadaşı olan başka sanık Hüseyin Sami Yüzer de “İpek, şikayetçinin işvereniyle telefonda konuşurken telefon elinden düştü. Şahsı asla zorla konutta tutmadık. Sanığa parmağımın ucu bile değmemiştir. Çayını, suyunu, sigarasını içti” dedi.
Hattat’ın sürücüsü sanık Veysel İnanç de olayı anlatarak, Hattat’ın konutuna gittiğinde müştekinin aslında konutta olduğunu, polisler geldiğinde de kapıyı kendisinin açtığını bu nedenle kişiyi hürriyetinden mahrum bırakamayacağını savundu.
Duruşmada daha sonra şikayetçi Renas Demirbaş’ın sözüne geçildi.
‘YOK ORAYA OTURMA, ORAYI PİSLETİRSİN’
İşvereninin istemi üzerine Hattat’ın konutundan tableti almaya gittiğinde sanık Hüseyin Sami Yüzer ile karşılaştığını belirten Demirbaş, şöyle konuştu:
“Yüzer’e tableti almaya geldiğimi söyledim. İçeriden İpek Hanım ‘Bunlar dolandırıcı, polis çağıracağım’ diye bağırmaya başladı. O sırada sitenin güvenliği de geldi. Polis gelinceye kadar bekleyeceğimi söylediler. Ben de ‘Beklerim’ dedim, o yüzden içeri girdim. Kelamda polisi aradılar, polis gelecek diye bekliyorum. O sırada işvereni aradım, durumu söyledim. İşveren ‘Tableti veriyorlarsa al gel, yoksa şikayet etsinler’ dedi. Kapattım, İpek Hanım tekrar bağırmaya başladı.”
İpek Hattat’ın, işvereninin gelip kendisinden özür dilemeden buradan çıkamayacağını söylediğini öne süren Demirbaş, “O sırada işveren aradı telefonu elimden alıp yarım saat konuştular. İşveren ‘Çocuğu bırakın, çocuğun hatası yok’ dedi.” sözlerini kullandı. Hattat’ın ise bu sırada kolunu sıkarak işverenine, “Bak çocuk bembeyaz oldu gelmeyecek misin Halil ağabeyi?” dediğini aktaran Demirbaş, “Konuştuktan sonra telefonumu duvara fırlattı. ‘Bak telefon 15 modüle bölündü sana kimse ulaşamaz. Geç şuraya otur, yok oraya oturma orayı pisletirsin…’ dedi. Oturmadım. Sonra Veysel geldi bana sandalye verdi” diye konuştu.
Polisin gelmesini beklerken Hattat’ın yeniden yanına gelip çeşitli hakaretlerde bulunduğunu, bir müddet sonra grupların geldiğini belirten Demirbaş, “Polisler ikisini kelepçelediler. Bu sırada da ‘Kimse bana dokunamaz’ diye bağırıyordu. O meskende beni 2,5 saat tuttular. Şikayetçiyim” sözlerini kullandı.
SAVCI MÜTAALASINI AÇIKLADI
Şahit beyanlarının da alınmasının akabinde cumhuriyet savcısı temele ait mütalaasını açıkladı. Mütalaada, 3 sanığın, “birden fazla bireyle birlikte kişiyi hürriyetinden mahrum kılma” kabahatinden 2 yıldan 10’ar yıla kadar mahpusu istendi. Sanıklardan Hattat’ın ayrıyeten “mala ziyan verme” kabahatinden 4 aydan 3 yıla ve “hakaret” cürmünden 3 aydan 2 yıla kadar olmak üzere toplam 7 aydan 5 yıla kadar mahpusla cezalandırılması, “tehdit” hatasından ise ceza verilmesine yer olmadığına karar verilmesi talep edildi.
Mütalaada ayrıyeten sanıkların “konutta yağma” hatasının yasal ögeleri oluşmadığından beraatleri talep edildi.
Tarafların mütalaaya karşı beyanda bulunmak için müddet istemeleri üzerine duruşma ertelendi. (AA)
Gazete Duvar
