HDP Hukuk Kurulu, dün 28’i tutuklu 108 siyasetçinin yargılandığı Kobane Davası’yla ilgili basın açıklaması düzenledi. Mahkeme heyetinin tavrını eleştiren hukukçular yargılamanın metot ve asıllara muhalif olduğunu söyledi.
‘YAPACAKLARI YARGILAMA KORSAN YARGILAMA’
Avukat Cemile Turhanlı, müvekkillerine kelam verilmediğini belirterek dün yaşananları şöyle anlattı: “Dün, tarz kuralları açısından mahkemenin kendi kanunlarını uygulamadığını gördük. Heyetin reddi talebi geldiyse siz bu yargılamaya devam edemezsiniz. Yapacakları yargılama artık korsan bir yargılama olur. Mahkeme talebimiz olmasına karşın müvekkillerimize kelam verilmeden iddianameyi okudu. Biz o anda gerçek bir refleks göstererek ret talebimizi yazılı olarak da sunduk, buna karşın iddianameyi okumaya devam ettiler. Yargılamanın kovuşturma basamağına geçildi. Biz itirazlarımızı yaptık ancak mahkemenin bu tavrıyla legal bir yargılama yapmadığı çok açık.”
‘TİPİK BİR DAVA DEĞİL’
Avukat Cihan Aydın, yargılama tarzlarına reaksiyon göstererek, “Bu dava tipik bir ceza yargılaması değil” dedi. Aydın şunları söyledi: “Bu dava devletin laboratuvar ortamında hazırlanmış bir dava. Kritik bir davayla karşı karşıyayız. Bu dava devletin bütün kurum ve kuruluşlarıyla müdafi olduğu bir dava. Hem güvenlik kurumlarının hem de öbür devletin, bürokrasisinin müdahil olduğu bir dava. Karşımızda yalnızca 3 kişilik bir mahkeme heyeti yok. Bütün bir devlet sistemi var. Bu davada savunma hakkı yerle bir edildi, savunma susturuldu. Ortaçağ kara Avrupası’nda bizlerin daha çok engizisyon mahkemelerinde gördüğümüz, karar yetkisinin tek bir şahısta toplandığı bir davaydı. Bunu duruşma salonunda gördük. Neredeyse bin 500 yıl evvel görülen yargılamalara döndük. Mahkeme liderinin parmağının altında bulunan mikrofonlarla her kelam alışımız engellendi. Savunma makamını, avukatlarını istemeyen bir mahkeme heyeti vardı. Elbette bunu kabul etmeyeceğiz. Biz bu davada sesimiz kısılmadan, müvekkillerimizin sesi kısılmadan bir yargılama yapılmasını istedik lakin dün bunun bilakis şahitlik ettik. Israrlı bir biçimde bu mikrofonlar kapatıldı. Doğrusunu söylemek gerekirse bundan sonra nasıl olacak biz de merak ediyoruz. Bizim 3 Mayıs’ta beklediğimiz, şayet gerçek manada bir yargılama yapılacaksa hem bizim hem de müvekkillerinin sesinin kısılmaması. Savunma yapma, argümanlarımızı kamuoyuyla paylaşma noktasında bir adım bekliyoruz. Şayet bu biçimde bir yargılama olacaksa biz bu ısrarımızı sürdüreceğiz. Mahkemenin bu hukuksuzluk konusundaki ısrarı devam ederse bunu müvekkillerimizle konuşup kararımızı vereceğiz.”
HDP Hukuk Komitesi Sözcüsü Ümit Dede ise şunları söyledi: “Yargı hiçbir vakit bağımsız olmadı. Yargının devletin kendisine muhalefet ettiği kesitleri cezalandırma siyasetiyle karşı karşıyaydık. Dün hiçbir hukuku tanımayan mahkemenin adil bir yargılama yapıyor manzarası bile vermeyen bir heyetle karşı karşıya kaldık.”
‘HEYET, KAPILARI DUVAR ÜZERE ÖRDÜ…’
Avukat Cahit Kırkazak da mahkeme heyetinin halini eleştirdi. Daha mahkemeye gitmeden saldırgan bir tavırla karşılaştıklarını belirten Kırkazak, “Duruşma salonunda avukatların yerine kolluğun oturduğunu gördük. Mahkeme heyeti kapıları duvar üzere ördü. Biz duruşma salonunun bir emniyet binası olmadığını söyledik. Mahkeme liderinin ısrarla bizimle muhatap olmama tavrı vardı. Mahkeme heyeti itimadımızı sarsarak alanımızı daralttı. Nezaketsiz ve saygısız bir biçimde mahkeme lideri bize sırtını döndü. Biz bu tıp davaların siyasi dava olduğunu söylemekle birlikte zorla bir iktidar müdahalesi yapıldığını da söyledik. Bizim salonu terk etme münasebetimiz savunma hakkının kutsallığı. Avukatları olmadan müvekkillerimizin beyanda bulunmayacağını söylememize karşın mahkeme lideri arkadaşlarımızı rehine alır üzere vermediği yanıtlara vermiş üzere kayıtlara geçti. Biz bu çarpıtmanın bir kesimi olmak istemedik.”
Gazete Duvar
