HDP, Kürt sıkıntısına tahlil için tüm siyasi aktörleri, aydınları, akademisyenleri inisiyatif alma daveti yaptı ve İmralı Cezaevinde Abdullah Öcalan’a uygulanan tecridin kaldırılmasını istedi.
HDP’nin 16 Ağustos’ta Eş Genel Lideri Pervin Buldan başkanlığında online gerçekleşen Parti Meclisi (PM) toplantısının sonuç bildirgesi açıklandı. Bildirgede kayyımlar, Demokratik Gayret Programı, Kürt probleminin yanı sıra ülkedeki siyasal ve ekonomik gelişmeler ele alındı. Bildirgede, Kürt sıkıntısında demokratik tahlil muhtaçlığının büyüdüğü tabir edilerek şöyle denildi:
‘İMRALI’DA VE TÜM ÜLKEDE UYGULANAN TECRİT’
Zira Kürtler gerek coğrafik, gerek siyasi, gerekse de stratejik olarak Ortadoğu’nun tam merkezindedir ve bölgedeki bütün meselelerin adeta kilit noktasıdır. Ortadoğu’dan şiddet ihraç eden rejimlerinin baskılamaya çalıştığı Kürt Meselesinin tahlili demokratik hayatın var olma tabanıdır. Bu tabanın yaratılması ise, kuşkusuz ki Sayın Öcalan üzerindeki mutlak tecrit rejiminin son bulması ve barış ikliminin oluşturulması ile mümkündür.
İmralı adasında Sayın Öcalan üzerinde uygulanan şahsa özel sistem, bugün tüm Türkiye ve bölge halkları üzerinde uygulanan faşizm rejimine dönüşmüştür. Otoriter, popülist iktidar anlayışı, tüm bölgede tecridi, ayrıştırmayı ve hukukun askıya alınmasını bir idare sistemi olarak örgütlemekte, gittikçe bütün toplumun tecride uğratıldığı faşist bir rejim oluşturulmaktadır. Gerçekten CPT’nin İmralı ziyaretinden sonra yaptığı gecikmiş açıklama, İmralı Azap ve Tecrit Sisteminin teyidi niteliğindedir. İmralı’da uygulanan bu rejimin temelinde Sayın Öcalan’ın barış, demokrasi ve tahlil eforlarının Türkiye halklarında yarattığı muazzam olumlu tesirin önünü kesmek vardır. Bu istikametiyle, İmralı’da ve tüm ülkede uygulanan mutlak tecridi kırmak, barış ve demokratik tahlil iradesini örgütlemek, bugün devrimci demokratik bir sorumluluktur.
‘ÇÖZÜM YALNIZCA VAATLERLE GELMEZ’
Kürt probleminde demokratik tahlilin yalnızca Kürt sıkıntısını dillendiren açıklamalar ve vaatlerle gelmeyeceği tarihi deneyimlerle sabittir. Böylesine tarihi ve toplumsal acı biriktiren bir sorunu, demokratik tahlil projeleri üretip siyasi riskler üstlenerek ve tüm coğrafyaya yayılmış istibdat rejimine karşı net hal alarak daima birlikte çözebiliriz. HDP olarak Kürt Probleminin tahlili için sorumluluk ve risk almaya hazırız. Bu manada rol alabilecek her türlü çabayı destekleyeceğimizi ve bizatihi içerisinde yer alarak katkı sağlayacağımızı bir sefer daha tüm kamuoyuna deklare ediyoruz. Siyasi aktörleri, aydınları, akademisyenleri ve tüm kamuoyunu da Kürt Probleminin demokratik tahlilinde inisiyatif almaya çağırıyoruz.
‘HALKIN YÜZDE 99’U YOKSULLAŞTI’
HDP PM bildirisinde, bu periyotta ne büyük sıkıntıların başında ‘pandemiyle katmerlenen ekonomik krizin’ geldiği vurgulanarak “Saray rejiminin, yandaşlarının ve sermayenin zenginleştiği, halkın yüzde 99’unun ise fakirleştiği bu denkleme karşı tek tahlil AKP-MHP ittifakını durdurmak ve neoliberal sömürü sisteminden halkları kurtarmaktır. Üreten ve yöneten halklar iktisadını kuracağımıza inanıyoruz” denildi.
‘İSTANBUL MUKAVELESI MOR ÇİZGİMİZ’
İktidarın bayana yönelik şiddeti teşvik eden yaklaşımına karşı İstanbul Sözleşmesi’nin ‘eş başkanlık’ta olduğu üzere HDP’nin ‘mor çizgi’si olduğu söz edilen açıklamada, “Erkek hükümran zihniyet, ister devlet anlayışında, ister iktidar yaklaşımında isterse de kendi içimizde ortaya çıksın, bu anlayışla uğraş etmek HDP’nin varlık sebebidir. HDP, elbette binlerce yıllık kökeni olan erkek hükümran kültür ve davranış kalıplarının kolay kolay yok edilebileceği hayaline sahip değildir. HDP, kendi içinde de bunu bir çaba alanı olarak görmekte, partinin hangi seviyesinde olursa olsun bu kültürün her tezahürüne karşı sıfır tolerans göstereceğini açıkça duyuru etmektedir” denildi. Bildiride şöyle devam edildi:
‘SAVAŞA KARŞI BARIŞ, TECRİDE KARŞI ÖZGÜRLÜK’
Demokratik Uğraş Programı ile büyüttüğümüz umudu, 1 Eylül’de barışı inşa etmek için bir üst etaba taşıyacağız. Kapitalizmin ve bölgesel otoriter güçlerin saldırısına karşı biriken barış umudunu gerçeğe dönüştüreceğiz. 1 Eylül’e yanlışsız giderken gerçekleştirdiğimiz Demokrasi Yürüyüşü ve Demokrasi Buluşmalarını ‘Savaşa Karşı Barış, Tecride Karşı Özgürlük’ şiarı ile birleştireceğiz. Artık barışı ve bir ortada eşit ömür uğraşını daha fazla toplumsallaştırarak inşa etmenin vaktidir. Türkiye ve Ortadoğu’yu barış meşalesi ile aydınlatmanın vaktidir. Bu kapsamda sokak sokak, kent şehir, mahalle mahalle oluşturacağımız barış zincirleriyle elimize alacağımız barış meşalesini daima birlikte taşımak için Türkiye halklarına davette bulunuyoruz.” (MA)
Gazete Duvar
