HDP’nin kapatılması için dava başvurusu yapılmasını ve Ömer Faruk Gergerlioğlu’nun milletvekilliğinin düşürülmesini pahalandıran Emek Partisi (EMEP) Genel Lideri Ercüment Akdeniz, “Egemen medyada HDP’yi kapatma yarışı, iktidarı muhalefetiyle burjuva partiler ortasında ‘HDP’nin kapatılması için neden başvurmadın?’ yarışı ile el ele yürümüştür” dedi.
“Sermaye monopollerinin çıkarı uğruna dış siyasette Neo Osmanlıcılığı devreye sokan AKP iktidarı, milliyetçiliği kışkırtmak ve iktidarını güç yoluyla da olsa sürdürmek üzere içeride de HDP ve demokrasi güçlerini gayeye koymuş bulunmaktadır” diyen Akdeniz şunları tabir etti:
17 MART İKİ DARBE İLE ANILACAK: Isıtılan bu sürecin sonunda Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı AYM’ye kapatma müracaatında bulunmuştur. AKP-MHP blokunun siyasal talimat manasına gelen açıklamaları yargı alanında bu halde tezahür etmiştir. 17 Mart, ülkemiz tarihinde, halk iradesine peş peşe vurulan iki darbe ile anılacaktır. Birincisi HDP Milletvekili Ömer Faruk Gergerlioğlu’nun milletvekilliğinin bir Twitter paylaşımı nedeniyle ve hukuksuz biçimde düşürülmesidir. İkincisi ise HDP’nin kapatılması için düğmeye basılmasıdır. Vesayet rejimini eleştirerek ve kendini vesayet mağduru göstererek iktidara gelen AKP, Türkiye’yi partiler mezarlığına çeviren adımlara bir yenisini eklemiştir.
VAATLERİN İÇİ BOŞ: Gerek Gergerlioğlu kararı gerekse HDP’yi kapatma pratiği, AKP’nin “sivil anayasa”, “reform” ve “insan hakları hareket planı” derken neyi kastettiğini de açık bir biçimde göstermiştir. Bütün bu vaatlerin içi koftur. Maksat HDP’yi gayeye koyarken temel olarak ülkedeki tüm emek ve demokrasi güçlerini gözdağı vermek, kısmi demokratik kazanımları ve siyasal özgürlükleri “tek parti tek adam yönetimi” uğruna berhava etmektir. Bu atılımın, iktidar blokunu sağlama alacak anti demokratik bir seçim sistemi ile taçlandırılmak istendiği de ortadadır. 19 yıllık iktidarı periyodunda 200 bin emekçinin grevini yasaklayan AKP iktidarı, HDP’yi kapatma ve Kürtlere demokratik siyaset kanallarını kapatma teşebbüsü ile hem işçilere hem de demokrasi güçlerine bakışını ortaya koymaktadır. Yaklaşık 4,5 milyon insanın oyuyla seçilen HDP’li belediyeleri yok sayan iktidar, birebir anlayışı Boğaziçi Üniversitesine rektör atanması sürecinde de göstermiştir. Münasebetiyle gasp edilen şey bir bütün olarak halk iradesidir. Bütün bu süreç boyunca halkın yaşadığı işsizlik ve yoksulluk derinleşmekte, personel ve işçiler “koronadan ölmek ile açlıktan ölmek” tercihine zorlanmaktadır.
YENİ PARTİYE BARİYER ÇEKİLİYOR: İddianamede yer aldığı üzere; HDP’li 600’ün üzerinde isme siyaset yasağı konması ise parti kapatmanın da ötesinde yeni parti kurmanın önüne nasıl bariyerler çekildiğinin delilidir. HDP’nin kapatılması kabul edilemez. Anayasa Mahkemesi kapatma başvurusunu reddetmelidir. Tarihi yalnızca egemenlerin yazacağına inananlar yanılmaktadır. Çünkü ülkemizin emek ve demokrasi güçleri misal süreçleri daha evvel de yaşamış lakin asla boyun eğmemiştir. Grevler, demokratik şovlar, mitingler, halkın birleşik ve örgütlü uğraşı siyasal özgürlüklerin önünü açarken birçok muktedir sandıkta hezimete uğrayarak tarih sahnesinden çekilmiştir. Türkiye personel sınıfını, sendikaları, emek ve meslek örgütlerini, demokrasi güçlerini bu kuvvetli süreci de aşmak üzere birleşmeye, demokratik kazanımlara sahip çıkmaya çağırıyoruz. (HABER MERKEZİ)
Gazete Duvar
