Gelecek Partisi önderi Ahmet Davutoğlu, Haber Global’de katıldığı Koltuk programında Buket Aydın’ın sorularını yanıtladı. HDP’nin kapatılmasına karşı olduğunu belirten Davutoğlu Ali Babacan’la tek bir parti kurmak için uğraş harcadığını lakin başarılı olamadağını anlattı. Davutoğlu’nun sorulara verdiği cevaplar özetle şöyle:
AK PARTİ’DEN AYRILIP YENİ BİR PARTİ KURARAK AK PARTİ’YE İHANET Mİ ETTİNİZ? Asla. Ya düşük profilli bir başbakan olacaktım ya da prensiplerimi savunacaktım. Savunduğunuz vefalar her vakit önde gelir. Ak partinin kitlesine ve kıymetlerine asla ihanet etmedi.
İSTİFA ETTİKTEN SONRA HAKKINIZDA TRENDEN İNENLER DİYEREK TENKİT YAPILMASI SİZE NE HİSSETTİRDİ? Derin bir hüzün. Bunlar o kadar derin yaralar ki. Ben asla trenden inmedim. Ayrıyeten tren dediğiniz şey 83 milyonun içinde olduğu bir tren.
KOLTUĞU BIRAKTIKTAN SONRA BAŞIMA GELECEKLERİ GÖZE ALDIM DERKEN NE DEMEK İSTEDİNİZ? Koltuğu bırakmak daha çok yürek gerektirir. Ben gücümün tepesindeyken ülke ziyan görmesin diye koltuğu bıraktım. Ben bir akademisyen ve bilim insanıyım. Benim yüzümden eşimin konferansları iptal edildi, hiçbir siyasi olay olmazken. Baskılar yapıldı. Hiçbirini o süreç içinde söylemedim. Hala bir umudum vardı. 3,5 yıl sustum. Kendinizden fedakarlık yaparsınız, ülkenizden yapamazsınız.
GELECEK PARTİSİ’Nİ NEDEN KURDUNUZ? Tam bağımsız, prestijli, vatandaşların başı dik dolaştığı bir ülke inşa etmek istedik. Cumhurbaşkanı ile ateş çemberinden kaç sefer geçtik. Çok üzgünüm, kırgınım lakin hiçbir intikam isteğim yok. Biz bu partinin ismini ‘Gelecek’ koyduk. Geçmişin üstüne sünger çekip geleceğe bakmak için ‘Gelecek’ koyduk. Benim bu partiyi kurmaktaki tek sebebim, hiçbir adaletsizlik karşısında sessiz kalmamak.
4 MİLYON SURİYELİ MÜLTECİNİN TÜRKİYE’DE OLMASI VE YAŞANAN SORUNLARLA İLGİLİ NE DÜŞÜNÜYORSUNUZ? Türkiye sonlarını korumakta son derece haklıdır. Türkiye köşeye sıkıştırılamaz. Suriye’de kalıcı bir tahlil bulunana kadar mültecilerin Türkiye’de olmasından yanayım. Türkiye’deki Suriyelilerin itimat içinde ülkelerine dönmelerini sağlamak Türkiye’nin misyonu. Suriye’de katliamlar devam ederken, Suriyelilerin ülkelerine dönmeleri güç. Ben ayrılırken Cumhurbaşkanı’na demiştim. Ne olur bu vize muhafiyetini alın ve bu mutabakatın gereği olarak da Suriyeli mültecileri Avrupa’ya göndereceksin. Geriye 1 milyon kalırdı. Onları da Suriye içinde yerleştirmek için tekrar görüşmeler yapılırdı.
SÜLEYMAN ŞAH TÜRBESİ’NİN TÜRKİYE’YE TAŞINMASIYLA İLGİLİ KENDİNİZİ SUÇLADIĞINIZ OLDU MU? Dışişleri Bakanıyken Süleyman Şah Türbesinin taşınmamasını söylüyordum. Başbakan olduktan sonra eski yerinde koruması için görüşler beyan ettim. Yazılı olarak silahlı kuvvetlerinin görüşlerini aldım. Devlet arşivinde vardır. Silahlı kuvvetlerimizin güvenlik öncelikleri sebebiyle taşınması gereklidir şeyi üzerine buna razı oldum. Fakat bu da çok yanlış yere oturtuluyor. Güya Süleyman Şah’ın 1921 muahedesinde bize devredilen toprağı, daha evvel devredilen toprakmış üzere görünüyor. Hayır! O da yanlış biliniyor. Gerçek Süleyman Şah Türbesi baraj altında kalmıştı.
RUS UÇAĞININ DÜŞÜRÜLMESİYLE İLGİLİ NEDEN “TALİMATI ŞAHSEN BEN VERDİM” AÇIKLAMASI YAPTINIZ VE SONRA NEDEN GERİ ADIM ATTINIZ? 24 Kasım sabahı benim talimatımın tersine Cumhurbaşkanlığından yapılan açıklamadır. Cumhurbaşkanıyla görüştüğümde “Sayın Cumhurbaşkanım bu açıklama yanlış oldu. Putin ile görüşün.” Ben arasam Başbakan olarak bu sefer öteki sorun çıkıyor. Siz görüşün, biz de perde gerisinden Ruslar ile görüşelim. Ruslar da kim düşürdü diye araştırma yapmaya başlamışlardı. Bu krizi yönetmek var. Krizin yönetilmemesinde hiçbir dahilim yok. Fakat Türk hava alanının korunması Silahlı Kuvvetlerin, hükümetin ve benden evvel de Sayın Erdoğan’ın verdiği talimattır. Talimat o anda verilmez. Ben hiçbir vakit benimle birlikte çalışan insanları güç durumda bırakmam. Onlara talimat verip geri çekilecek bir şey yapmam. Birilerinin üzerine yükü atıp kenara çekilmem. Hiç yapmadım bunu.
MUHTEMEL BİR ERKEN SEÇİMDE AK PARTİ SEÇMENİNDEN OY ALABİLECEĞİNİZİ DÜŞÜNÜYOR MUSUNUZ? Anketlere güvenerek sosyo-politik bir tahlil yapmam. Türkiye’de anketler bilhassa pandemi kaidelerinde yüz yüze olmadığı için uygun değil. Benim anketim halkın içinde yürümektir. Sokakta, pazarda, her yerde yürürüm. Gelecek Partisi’nin durumu ne? Örgütlerimiz çok canlı. Doğu ve Güneydoğu’da örgütlenmediğimiz yer kalmadı. Başka vilayetlerimizde de durum tıpkı yoğunlukta. İstanbul’da örgütlenmediğimiz ilçe kalmadı. Bizim baraj kaygımız olmadığı için mutlaka birinci seçimde iktidar alternatifi olarak sandığa gireriz. İktidar olarak çıkarız. Bundan hiç tereddütüm yok.
SEÇİMLERDE BAŞARILI OLMAZSANIZ SİYASETİ BIRAKIR MISINIZ? Başarısızlığın ölçüsüne bağlı. Başarılı olup bir seçimde en yüksek oyu alıp da aldıktan sonra bırakan birine “Bırakır mısınız” sorusu şey değil. Biz Ak Parti’nin devamı değiliz. Bütün seçmenden biz oy alacağız. Ak Parti seçmenleri ise en yorgun seçmen kitlesi olarak bize dönüp gelecek.
CUMHURBAŞKANI ADAYI OLACAK MISINIZ? Ülkede oluşan endişe ortamını dağıtacak formda en güçlü iktidar ve Cumhurbaşkanı adayı bizden çıkacak. Biz tek başımıza iktidar ve Cumhurbaşkanı adayı olarak da bu argüman ile yola çıktık. Gereğini yaparız.
CHP VE GÜZEL PARTİ İLE İTTİFAK YAPAR MISINIZ? İttifaklar sistemi Türkiye’yi kutuplaştırır ve partilerin tabiatını bozar. Uzlaşı farklı, görüşme farklı, ittifak farklı. Hasebiyle ben şu anda görüşme konusunda her parti ile görüşürüm. Hiçbir partiyi dışlamam. Uzlaşı ise prensiplerde olur. Şu ana kadar hiçbir partiyle ittifak görüşmesi yapmadık. Ve bugünkü anlayış içinde hiçbir ittifakı hakikat bulmadık. Uzlaşıyı gerçek bulurum, ittifakı gerçek bulmam.
HANGİ PARTİYLE ASLA İTTİFAK YAPMAZSINIZ, AK PARTİ İTTİFAK YAPABİLECEĞİNİZ BİR PARTİ Mİ? Görüşmeye her vakit görüşürüm. Uzlaşırlar ve dediğim prensiplere gelirlerse “Doğru yapıyorsunuz” derim. Lakin şu yapısıyla ittifak edecek olsam, o partiyi bu türlü eleştirip dışına çıkmazdım.
HDP’NİN KAPATILMASI GEREKTİĞİNİ DÜŞÜNÜYOR MUSUNUZ? Hangi görüşte olursa olsun, partilerin kapatılmasına karşıyım. Partilerin içinde şahıslar kabahat işlemişse, terörle irtibatları varsa o vakit farklı bir hukuksal süreç işletilir.
BİR BOĞAZİÇİLİ OLARAK ÜNİVERSİTEDE YAŞANAN OLAYLARA REAKSİYONUNUZ NE OLDU? Derin bir hüzün duydum. Yalnızca Boğaziçi’ne has bir husus değil bu. Bugünkü üniversite sisteminde rektörlerin tek bir kişi tarafından atanmasını katiyen yanlışsız bulmuyorum. Bu akademik özgürlükleri ve iklimi bozan bir durum. Burada çok önemli bir yanılgı olmuştur. Verilmek istenen bildiri da şudur: Türkiye’deki üniversiteler rastgele bir devlet bürokrasisi üzere muameleye mahkum ettiler. Üniversiteler memurluk yerleri değildir. Rektörler memur değildir. Üniversiteler de devlet kurumu değildir. Özerkliği olan ve kendi başına o özerkliği kullanması gereken kurumlardır.
ALİ BABACAN İLE HANGİ NOKTALARDA ANLAŞAMADINIZ? Bunu Ali Babacan’a sormanız lazım. Ben kendisiyle ve oradaki arkadaşların tümüyle tek bir parti olarak çıkmak için çok gayret sarfettim. Gereken her türlü şeyi de söyledim. Bu türlü bir birlikteliği istek etmediklerini söylüyor. Ali Beyefendi tarafından yanıtlandırılması daha gerçek. (HABER MERKEZİ)
Gazete Duvar
