Korona virüsü hadiselerinin denetim altına alınamadığı Avrupa’da, aşı krizi de sürüyor. Avrupa Birliği (AB) tüm üyelerine korona aşısı temin etmekte sorun yaşarken, birçok ülkede aşı randevuları iptal ediliyor. AB ise hem yabancı ilaç firmalarıyla tüzel düzlemde restleşiyor, bir yandan da iç siyaset sahnesinde çalkantılarla baş etmeye çalışıyor.
Gelinen noktada, korona virüsü aşılarının temini konusunda yaşanan son aksilikler nedeniyle birlik idaresi Avrupa başşehirlerinde ağır reaksiyonlara maruz kalıyor. Bilhassa Alman medyası, AB liderliğine ve Kıbrıslı Sıhhat ve Besin Güvenliği Komiseri Stella Kiriakidu’ya ağır tenkit yöneltiyor. Kıbrıslı komiser, hem kendi ülkesinde hem de Avrupa ülkelerinde gaye tahtasına oturtuldu. Başta Kıbrıs Cumhuriyeti ana muhalefet partisi olmak üzere birçok Kıbrıslı siyasetçi ve uzman, korona aşısı konusunda Kiriakidu’nun bir dizi yanlış adım attığını ve aşı temin sürecini bu yanlışların zora soktuğu görüşünü öne çıkarıyor.
NEO-LİBERAL SİYASETLER, SIHHAT HİZMETLERİNİ ZAYIFLATTI
Lefkoşa, Atina ve kimi Avrupa başkentlerinden Gazete Duvar’a konuşan kaynaklara nazaran, Kiriakidu’nun ve AB idaresinin yanlışları üç noktada ağırlaşıyor. AB’nin korona virüsü krizine hazırlıksız yakalandığı, uzun yıllar uzunluğu neo-liberal kemer sıkma siyasetlerinin peşinden koşan Brüksel’in temel toplumsal hizmetlerin ve aygıtların kuvvetlendirilmesi amacını göz arkası ettiği belirtiliyor. Avrupa’nın sıhhat sisteminin bu nedenle korona virüsü krizine kısıtlı imkanlarla uğraş etmek durumunda kaldığı aktarılıyor. Buna nazaran, ABD ve İngiltere üzere ülkeler Brüksel’in korona krizinin idaresi için ayırdığından çok daha büyük meblağlarla uğraş ederken, AB içerisindeki iç siyasi hesaplaşmalar kaynak eksikliğini ve kriz idaresini içinden çıkılmaz bir hale soktu.
‘BRÜKSEL GEÇ KALDI’
Uzmanların aşı kriziyle ilgili üzerinde durdukları ikinci nokta, AB’nin korona kriziyle uğraşta kendi teknik ve bilimsel yapılarını sonuç alıcı biçimde vaktinde harekete geçiremediğiyle ilgili. İsminin açıklanmasını istemeyen Yunanistanlı bir kaynak, AB’nin kendi alanında ehil birçok tıbbi firmaya, araştırma kurumuna ve değerli imkanlara sahip olmasına karşın Avrupalı yapıların aşı üretimi noktasında yabancı firmaların ardında kaldığı ihtarında bulunuyor.
Son olarak uzmanlar, AB’nin aşı seçimi konusunda da bir dizi yanlışlara imza attığı görüşünde. Örneğin, AB’nin korona ile gayrette aktifliği kanıtlanmış olan Pfizer/BioNTech aşısını uzun süre göz arkası ettiği, öteki aşı firmalarıyla da gerek aşının temin müddeti gerekse de olumsuz durumlar karşısında tüzel ve mali sorumlulukları hangi tarafın üstleneceği üzere hususlarda son muahedeye varamadığı belirtiliyor.
NE OLMUŞTU?
Pfizer firması geçtiğimiz haftalarda, üretim ıstırabını ve öbür ülkelerle kontratlarını münasebet göstererek Avrupa Birliği’ne aşı gönderimini yavaşlatacağını açıklamıştı. Emsal bir açıklamanın AstraZeneca’dan da gelmesi üzerine Avrupa Birliği’nin aşı programı bir anda tehlikeye girmişti. Avrupa Birliği, şimdi Brüksel’den acil kullanım onayı almamış olan AstraZeneca aşılarının İngiltere’den evvel kendilerine gönderilmesini istemiş, Londra ise parasını ödediği tüm dozları almak istediğini duyurmuştu. Firma da AB’ye rastgele bir taahhüt vermediğini açıklamıştı. Tarafların birinci toplantısından sonuç alınmamıştı. AstraZeneca son olarak ikinci toplantıya katılmayacağı tarafındaki iddiayı yalanladı. (DIŞ HABERLER)
Gazete Duvar
