ÂLÂ Parti önderi Meral Akşener, partisinin küme toplantısında gündemdeki mevzuları kıymetlendirdi ve yeni sistem teklifini açıkladı.
Organize kabahat örgütü liderliğinden hükümlü Sedat Peker’in açıklamaları ile başlayan süreci pahalandıran ve “Devlet prestijinin, şahıslar üzerinden, daha fazla ayaklar altına alınmasına müsaade verilemez. Yapılacak olan kolay. İçişleri Bakanı ve suçlamalara maruz kalanlar kenara çekilir, Cumhuriyetin savcıları ve yargıçları devreye girer, gereken yapılır” diyen Akşener’in açıklamalarından başlıklar şöyle:
İKİZDERELİLER PROVOKASYONA MÜSAADE VERMEDİ: Konuşmamın başında, Covid-19 sebebiyle hayatını kaybeden, Isparta vilayet liderimiz, Mustafa Şimşek kardeşime Allah’tan rahmet, kederli ailesine, sevenlerine ve tüm dava arkadaşlarıma sabrı cemil niyaz ediyorum. Mustafa Liderimin ruhu şad, yeri cennet olsun. Biliyorsunuz, geçtiğimiz hafta, Rize’nin İkizdere ve Çayeli ilçelerini ziyaret ettik. Evvel, İkizdereli vatandaşlarımızın, doymak bilmez müteahhitlerin yağmasına karşı gösterdikleri, erdemli duruşa dayanak olduk, bizim için kutsal olan cennet tabiatımıza sahip çıktık. Sonrasında ise, İkizdere ve Çayeli esnafının kaygılarını dinledik. Bize büyük misafirperverlik gösteren İkizdereli, Çayelili kardeşlerime, bir sefer de bu kürsüden teşekkür ediyorum. Milletimizin en değerli hasletlerinden olan konut sahipliğini, Karadeniz’in mertliğine yakışır biçimde yaptılar. Allah onlardan razı olsun. Biz ziyaretlerimizi yaparken, İkizdere ve Çayeli’nde, AK Parti teşkilatlarının, sağdan soldan topladıkları, küçük kümeler üzerinden, kimi provokasyon teşebbüsleri oldu. Lakin ne Rizeli kardeşlerim, ne de Rizeli dava arkadaşlarım, bu teşebbüse prim vermediler. Onlara da, bir sefer daha teşekkür ediyorum.
BAHÇELİ EN SON NE VAKİT ESNAFA GİTTİ? Yanlış anlaşılmasın, ben Sayın Erdoğan ve arkadaşlarını anlayabiliyorum. Bu arkadaşlar, son devirde güç günler geçiriyorlar. Kaçmak zorunda oldukları birçok soru, sektirmek zorunda oldukları bir dolu argüman, sulandırmak zorunda oldukları, koskoca bir millet gündemi var. Bunun için de, benim sözlerimi çarpıtıp, “acaba buradan bir yol olur mu?” diyorlar. Varsın desinler, ben bunu anlarım. Lakin bunu yaparken, Rizeli kardeşlerimi zan altında bırakmaya cüret etmelerini, asla kabul etmem. Kimse heveslenmesin, bana Türkiye’nin hiçbir yerinde ziyan gelmez, ben Rize’nin geliniyim, hele Rizeliden bana hiç ziyan gelmez. Dün de, küçük ortak çıkıp, acınası eforlarını, bana cirolamaya kalkmış. Neymiş efendim? Benim Rize’ye gitmem provokasyonmuş. Neymiş efendim? Esnaf gezmeyecekmişim. Bak sen hele… Sayın Bahçeli; ben gezmezsem, kim gezecek? Büyük ortağın ortada yok. Sen aslında ortada mahrum. Ben de gezmezsem, bu esnafı kim gezecek, milletimizin sıkıntısını kim dinleyecek? Buradan sormak istiyorum? En son ne vakit esnaf ziyareti yaptın? En son ne vakit çiftçinin elini sıktın? En son ne vakit işsize iş buldun? En son ne vakit milletin kaygısını merak ettin? Sen iktidarın küçük ortağısın. Madem bizim esnafa gitmemizden rahatsızsın, o vakit bir zahmet, o çok pahalı koltuğundan kalkacaksın, milletinin ayağına gideceksin. Tıpkı benim yaptığım üzere, gideceksin Rizeli esnafın, Ispartalı çiftçinin halini hatırını soracaksın. Yani kürsüden öfke tiratları atmayı bırakıp, işini yapacaksın. Nefret siyasetiyle değil, millete hizmet siyasetiyle rekabet edeceksin. Şayet bunları yapamıyorsan da, bize gölge etmeyeceksin.Bu kadar kolay.
‘A’NIN UZUNLUĞUYLA ESNAFI KAFALAMAK İSTİYOR: Biliyorsunuz Sayın Erdoğan, bozulan iktisat ve pandemi karşısında, bunalan milletimize, el uzatmadı. Orta ara, lütuf üzere sunduğu, küçük pansuman önlemler dışında, pandemi boyunca milletimiz, devletini yanında göremedi. Buna karşın geçen hafta, kendisi çıktı, sıkıntı durumdaki esnafımıza kelamım ona muştular açıkladı. Tekrar kredi verdi, tekrar borç verdi. Paket kapsamında, 1.4 milyon esnafımıza da, 4 milyar 622 milyon lira hibe verileceğini açıkladı. Olmadığı vakit, bir lira bile değerlidir, amenna. Lakin, o dört milyarı o denli bir anlattı ki, şaşarsınız. Mesela, 4 milyar demedi, “4 milyaaaaaaar” dedi. Ciddiyetsizliğe bakar mısınız? Aylardır kepengi kapalı esnafımız, tedarikçileri ve aileleriyle birlikte, 20 milyona yakın insanımız demek. 1 yıldan fazla vakittir, borçla harçla yönetim ediyorlar, eşlerinin ziynetiyle kira ödüyorlar. Arkadaş çıkmış, dayanak paketinin büyüklüğüyle değil, “a”nın uzunluğuyla esnafı kafalamaya çalışıyor. İkna siyasetinde gelinen son nokta. Sen “a”yı uzattıkça, sıfırlar da o kadar uzamıyor. Sen “a”yı uzattıkça, vatandaşın sıkıntısına derman olunmuyor. Sen “a”yı uzattıkça, pandemi sürecinde esnaflarımızı yalnız bıraktığın gerçeği değişmiyor. Bitti mi? Hiç biter mi? Bu açıklamanın sonraki günü, milletin cebinden, bir yılda, 26 milyar lira daha almanın tezgahını kurdular. Ne yaptılar? Akaryakıttaki ÖTV oranını, görülmemiş formda artırdılar. 3994 sayılı Cumhurbaşkanı Kararı ile, akaryakıta 55 kuruş, motorine 67 kuruş, LPG’ye 35 kuruş artırım geldi. Vicdansızlığa bakar mısınız? Esnafımıza verilecek 4 buçuk milyar liralık dayanak, bu akaryakıt artırımı ile yalnızca 2 ayda, vatandaştan geri alınacak. İBAN yollamayı bıraktılar, artık direkt olarak vergi kesiyorlar.
KEPAZELİĞİ DÜNYA TAKİP EDİYOR: Biliyorsunuz, toplumsal medyada bir görüntü fırtınası, aldı başını gidiyor. İktidar mensuplarının isimleri, yakışıksız işlerin, garip münasebetlerin aktörleri olarak geçiyor. Olağanda, bizim siyaset anlayışımıza nazaran, parti içi sorunlara karışmak olmaz. AK Parti ve ortaklarının içindeki skandallarla, milletin gerçek gündeminin gölgelenmesini kabul edemeyiz. Fakat bu kepazeliği, artık yalnızca Türkiye değil, dünya takip ediyor. Buradan bahsin tüm paydaşlarına seslenmek istiyorum. Beyefendiler; Türkiye Cumhuriyeti’nin prestiji kelam konusu. Koskoca Türk Devleti’ni, cümle aleme rezil ettiniz. Bu işler, karşı görüntüler yayınlamakla, gizemli kıssalar anlatıp, gerçekleri bulandırmakla olmaz. Ekranlara çıkıp saçmalamakla, hamasetle hiç olmaz. Bu türlü devlet yönetilmez. Bu işler, bütün argümanları araştıracak ve gerçeği milletimizin önüne koyacak, şeffaf bir yargı süreciyle olur. Devlet prestijinin, şahıslar üzerinden, daha fazla ayaklar altına alınmasına müsaade verilemez. Yapılacak olan kolay. İçişleri Bakanı ve suçlamalara maruz kalanlar kenara çekilir, Cumhuriyetin savcıları ve yargıçları devreye girer, gereken yapılır. Olması gereken budur. Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ne yakışan budur. Devlet ciddiyeti bunu gerektirir. Adalet bunu gerektirir. Yargı işini yapar, hakikat neyse ortaya çıkar. Hatası olan cezasını çeker. Kabahati olmayan aklanır, işinin başına döner. Bu kadar kolay.
DETAYLAR GELİYOR…
Gazete Duvar
