Dicle Üniversitesi Hastanesi’nde aile doktorlarına ve aile tabipleri asistanlarına yönelik mobbinge tabipler reaksiyon gösterdi. Dicle Üniversitesi Hastanesi’nde Eylül ayı çalışma planı hazırlandı. Buna nazaran kuşkulu korona virüsü olaylarından numune alımı ve Dicle Üniversitesi Hastanesi’nin bir katında bulunan tüm klinikler süresiz bir biçimde sayısı yalnızca 24 olan aile hekimliği asistanlarına devrediliyor. Başhekim yardımcısı Doç. Dr. Recep Dursun, kelam konusu çalışma planını başka branşlarla eşitlendiğini söylüyor lakin aile tabipleri, kendilerine yönelik ağır çalışma koşullarını tesadüfen öğrendiklerini açıkladı.
Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi bünyesinde bulunan Pandemi Hastanesinde çalışan aile doktorları, ‘Dicle Üniversitesinden Aile doktorlarına Covid mobbingi’ başlıklı bir yazı yayımladı. Yazıda; “Dicle Üniversitesi Hastahanesi Covid-19 pandemi sürecini adaletsiz bir halde yürütme kararından vazgeçmiyor. Sürecin bundan sonraki kısmında tüm poliklinikler, kuşkulu hadiselerden numune alımı ve bir katta bulunan tüm klinikler süresiz bir biçimde sayısı yalnızca 24 olan aile hekimliği asistanlarına devrediliyor. Ne vakte kadar devam edeceğini bilinmeyen adil olmayan bu durumun tüm iş yükü birincil olarak yalnızca aile hekimliği asistanlarında olacak. Geriye kalan bir kattaki klinikler ve ağır bakım servisinde ise hastanenin geri kalan 600 asistanı sırayla çalışacak. Başta anabilim kolundaki hocalarımızın ve idari takımın almış olduğu bu son derece adaletsiz, maruz kalacağımız viral yükten ötürü insan sıhhatini hiçe sayan kararını tanımıyor, şiddetle karşı çıkıyor ve tüm yetkili kurumları sorumluluklarını yerine getirmeye davet ediyoruz” denildi.
‘NÖBET SAYILARINI EŞİTLEDİK’
Dicle Üniversitesi Hastanesi Başhekim yardımcısı Doç. Dr. Recep Dursun kelam konusu yazıyla ilgili ‘kabul edilemez’ diye reaksiyon gösterdi. Dursun, bütün aile doktorlarıyla öbür branş tabiplerinin nöbet sayılarını eşitlediklerini söylüyor:
“Aile tabibi uzman adayları ile dahili ve cerrahi branş tabiplerinin uzmanlarının nöbet sayılarını Eylül ayında yapacağımız liste ile eşitlenmiş oluyor” diyen Dursun şöyle devam ediyor: “Nöbet listesi denen bir hadise var. Nöbet listesinde kimin kaç nöbet tuttuğu belirli. Bir tabip pandemi devrinde hastanede çalışmayacaksa ve konutta yatacaksa bunu vicdan kabul eder mi? Hastanede bir hekim çalışırken başka tabip meskende yatması uygun mudur? Biz yöneticiler olarak adaleti sağlama zorunluluğumuz yok mu? Onların hocaları üzüldü. Öteki hekim arkadaşları onlara sitem ettiler. Yani aile doktorlarımız niçin bu kadar kendilerini zayıf düşürüyorlar? Şu an Eylül ayına ilişkin nöbet listesi dekanlıkta ve kendilerinde de var. Kendileriyle bir dahiliye hekimi, bir çocuk hekimi yahut cildiye hekiminin nöbet sayılarını saysınlar. Şu anda bile onlardan daha az nöbet tutuyorlar. Ona karşın şikayet ediyorlar. Kabul edilemez.”
’60 HEKIMIN TESTİ OLUMLU ÇIKTI’
Covid-19 tanısı konulan 60 tabip olduğunu açıklayan Doç. Dr. Dursun, şunları söyledi:
“Dicle Üniversitesinde 50 civarında aile doktorumuz var. Aile doktorlarımızdan sıhhat bakanlığınca bize rotasyona gönderilenler var. Bunlar rotasyonlarını yapıyorlar. Kimsenin eğitim hakkı elinden alınmıyor. Geriye kalan rotasyonu olan hekimlerimizde, öbür branş rotasına giriyor ancak geride kalan hekimlerimizi konuta gönderip uyutalım mı? Bunlar mesailerine gelmesinler mi? Bunlar 5 aydır Covid-19 dan ötürü konutta yatıyorlardı. Şu an korona virüs testi olumlu çıkan 60 civarında hekim var. Birçok hemşiremiz var. Biz bu hekimleri hasta hasta çalıştıralım mı? Onlarda gelip çalışmak istemezler mi? Bir askerin savaş varken ben savaşmayayım gidip geride yatayım üzere bir durum. Kat bir izahi sözdür. Katlarla ilgili bir durum değildir. Artık Covid-19 hastaların tedavilerini yapan hekimlerimiz enfeksiyon ve göğüs hastalıkları hekimleridir. 1280 yataklı hastanemiz esasen göğüs ve enfeksiyon yanlışlarıyla dolu. Lakin bizim hastaları karşılayacak, bakım yapacak doktorlarada gereksinimimiz var. Bu hekimlerimizin başlarında hocaları var. Yanlarında enfeksiyon ve göğüs hekimleri var. Pandemi hastanemiz 6 katlı bir hastane. En az yatağı olan bir katı onlara verdik ki kendi ortalarında dönsünler. Daha evvel bir gün nöbet tutup 29 gün yatıyorlardı artık 5 gün nöbet tutup 25 gün konutta yatacaklar. Lakin onların aile doktoru olan arkadaşları her gün mesaideler. Öbür branş doktarı ise 6 nöbet tutuyorlar.”
‘KENDİLERİNDEN TAVSİYELER ALDIK’
“Kendilerini hiçbir halde fazla çalıştıklarını argüman edemezler” diyen Dursun, hastanede bir katın büsbütün aile tabiplerine verilmesine şu sözlerle savundu:
“Kat kıssası büsbütün bir aldatmacadır. Laf kalabalığıdır. Şu an kendi bacaklarına sıkan acemi askerler üzere. Pandemi bizim için savaş demektir. Biz silah tutmuyoruz lakin bizim savaşımız pandemiyle, hastalıkla ve virüslerledir. Nöbet listelerini kendi hocaları, dekanlık, başhekimlik ortak bir halde takviye vererek yaptı. Kendilerinden de tavsiyeler alarak yapıldı. Temsilcilerini çağırdık, onlarla konuştuk. Hocalarıyla konuştuk. Kendi arkadaşları hastanelerde patır patır Covid oluyorlar ağır bakımlarda yatıyorlar. Kendileri bu kadar vazifeden kaçmaları ne kadar ayıp bir şey. Onlar bir ömür uzunluğu orada çalışmayacaklar. Hasta sayılarımız azalınca geri çekeceğiz. Sırayla çalıştırıyoruz. Nöbet listelerini atsınlar toplumsal medyaya.”
‘BİZİM GÖRÜŞLERİMİZİ MUHAKKAK ALMADILAR’
Dicle Üniversitesi Hastanesi Başhekim yardımcısı Doç. Dr. Recep Dursun kelam konusu yazıyla ilgili aile doktorlarının görüşlerini alarak listeyi hazırladıklarını söylese de, Pandemi Hastanesinde çalışan Aile Doktoru Dr. Eser Çetin, “Bizim görüşlerimizi mutlaka almadılar” diyor. Çetin, “Bizim hocalarımızla bir istişareleri olmuş fakat bizim kısım hocalarımız bunun adil olmadığını belirterek karşı çıkmışlar. Idare tarafından emrivaki bir durum kelam konusu. Bizim eğitim hakkımız elimizden alındı. Biz pandemide bu durumu yalnızca bir nöbetle geçirmedik. Bizim aile hekimliği anabilim kolu polikliniği kapatıldı. Biz kapatılmasını istemiyoruz. Biz Aile tabipleri ve asistanları olarak kendi polikliniğimizde çalışmak istiyoruz. Poliklinik açılabilir ancak açmıyorlar. Palyatif kliniğimiz vardı lakin pandemi hastanesi içerisinde olduğu için kapatıldı. Bunu anlayışla karşılayabiliriz. Biz servisimizin kapatılmasını talep etmedik. Gerekirse ana binada servis açılabilir. Bu bizim eğitimimizin bir kesimi. Öte taraftan öbür kısımlara gitme durumumuz var. Rotasyonlarımızın durdurulacağı istikametinde duyumlar aldık. Umarım yanlışsız değil zira bu kabul edilemez” dedi.
‘BİZİ VEFATA SÜRÜKLEMESİNLER’
Doç. Dr. Recep Dursun’un ‘savaştayız’ kelamlarına, ‘huzursuz iş gücüyle savaş kazanılamaz’ karşılığını veren Dr. Eser Çetin, aile hekimliği anabillim kısmı olarak pandemi hastanesinde sürecin başladığı günden beri faal bir rol aldıklarını belirtti. Dr. Çetin, şöyle devam etti:
“Mart ayında da birebir teşebbüste bulundular lakin bizim itirazlarımız sonucunda daha adil listeler oluşturuldu. Eylül ayı listeleri de hazırdı lakin bize birden 19 Ağustosta kısım hocalarımız tarafından bildirildi. Eylül ayı itibariyle iş yükünün büyük bir kısmının aile tabiplerinin üzerine kalacağı söylendi. Bu haksızlığı biz o vakit öğrendik. Ve hâlâ resmi bir yazı bize gönderilmedi. Tabip Odaları ve sendikalarla birlikte bu durumu çözmeye çalışıyoruz. Yükün büyük kısmı bize bırakılması adil değil. Maalesef işi ağırdan alma durumu kelam konusu. Muhtemelen salı günü yeni sistem başlayacak. O gün geldiği vakit ‘listeleri verelim çabucak çalışsınlar ki gündem olmasın’ diye bekliyorlar. Recep Dursun hoca gelip bizimle konuşabilir. Bu yanlış bir karardır. Biz eşit bir liste istiyoruz. Huzursuz iş gücüyle savaş kazanılamaz. Recep Dursun hoca ve idareden ricam lütfen oturup adil bir halde planlamamızı yapalım. Üzerimize düşen neyse yapalım. Ancak bu adil bir formda olsun. ‘Halk mağdur olmasın’ hislerimizi kullanarak bizi mevte sürüklemesinler. Aşısı ve tedavisi olmayan bir hastalıktır. Bu hem arkadaşlarımızın hayatına bir kasıttır hem toplum sıhhati açısından bir sıkıntıdır. Aslında iş yükümüz ve gerilimimiz çok fazla. Biz hem rotasyona gittik hem pandemide çalıştık. Olağanda bu türlü bir şey mümkün değil. Ya pandemidesin ya da rotasyondasın. Arkadaşlarımız rotasyonunu alırken işler yürüsün diye haftasonu gece gelip nöbetlerini tuttu. Büyük bir fedakarlık kelam konusu. Bize yıllık müsaadeleri yasaklanmış fakat öbür asistan arkadaşların hepsi yıllık müsaadelerini kullandılar. Bizim herkesle eşit olma üzere bir kaygımız var.”
‘VİRÜS TESTİM MÜSPET ÇIKTI’
Dr. Veysel Yapran, Dicle Üniversitesi Hastanesinde korona virüsü kapsamında Pandemi Hastanesinde çalışırken korona virüsü testi olumlu çıkan tabiplerden biri… Dr. Yapran, pandemi sürecinde Dicle Üniversitesi Hastanesinde yaşanan süreci şöyle anlatıyor: “Mart ayında pandemi süreci başladığında Dicle Üniversitesi hastanesinde bulunan palyatif kliniğimiz ve aile hekimliği kliniği kapatıldı. Bunun yerine kalp hastanesi ve pandemi hastanesi olarak iki kısım belirlendi. Bize de bu pandemi hastanesinde etkin vazife alacağımız söylendi. Eşit olduğu sürece her misyona hazır olduğumuzu söyledik. Başta bize fazla misyon verileceği söylendi. Bizim uğraşlarımız sonucunda adalet sağlandı. Öteki asistanlar üzere eşit viral yüke maruz kalacak biçimde herkes eşit nöbet tutu. Öncelikle bizim kısımdaki asistanlara yazıldı nöbetler. Bende şahsen 3 nöbet tuttum. Sonrasında virüs testim müspet çıktı. Yaklaşık bir ay boyunca eşimden ve çocuğumdan uzak kaldım. Bu sürecin bütün yoğunluğunu şahsen yaşadım.
Hiçbir arkadaşımda esksik nöbet tutmamıştır. Üç aylık bir çalışma planı yapıldı ve tamamlandı. Ondan sonra Temmuz, Ağustos ve Eylül aylarını kapsayan üç aylık bir çalışma planı daha verildi. Bu süreçte de bize eşit vazife verildi. Bu çalışmada Eylül ayı da dahildi. Fakat 19 Ağustosta bize artık Eylül ayı listesi iptal edileceği, bundan sonra pandemi hastanesinin bütün polikliniklerine, şu an hemşire arkadaşlarının çalıştığı numune alımının bizim tarafımızdan yapılması gerektiği ve üniversitenin yaklaşık 50 anabilim kolunun yönettiği iki kat kliniğinin bir katını büsbütün bize devredileceği söylendi. Biz bu adaletsizliği kabul etmedik. Bize söylenen şu: ‘Sizin polikliniğiniz yok. Bu yüzden size fazla Covid görevlendirmesi veriyoruz. Biz buna karşı çıkıyoruz. Bu hem bizim asistanlık sürecimizi etkiliyor hemde uzmanlık eğitimi almamız gereken klinik deneyimleri almamış oluyoruz. Bizim 36 ay süren bir eğitimimiz var. 18 ay kendi kısmımızda 18 ay rotasyonda olmak üzere 36 ay süren bir eğitim. Bu 36 ay süreyi tamamlamadığımızda uzman olamıyoruz. Biz rotasyona gönderilmezsek bir çoğumuzun eğitimi uzatılmış olacak. Biz yaklaşık bir haftadır bunun gayretini veriyoruz. Idareye, dekanlığa ve başhekimliğe dilekçe yazdık. Türk Tabipler Birliği’ne, CİMER’e ve sendikalara yazdık. Bizim idareden talebimiz eşit ve adaletli olduğu sürece, her vazifeye hazırız.”
‘ADALET İSTİYORUZ’
Viral yüke herkesten fazla maruz kalmak istemediklerin söyleyen Dr. Yapran şunları söyledi:
“Pandemi hastanesinde çalışmakla öbür kısımlarda çalışmak katiyen bir tutulamaz. Zira her nöbette çok büyük bir viral yüke maruz kalıyorsunuz. Nisan ayında test sonucum müspet çıkınca bunu şahsen yaşadım. Bir ay boyunca eşimden ve çocuğumdan uzak kaldım. Ondan sonraki nöbetlerimde 14 gün boyunca eşimden ve çocuğumdan uzak kaldım. Ancak ben olağan bir klinikte çalıştığımda eşimden ve çocuğumdan uzak kalmıyorum. Bunu gözardı ediyorlar. Pandemi kliniğinde maruz kaldığımız viral yük ile öbür bir kısımda tutacağım nöbet katiyetle bir tutulamaz. Biz rotasyonlarda verilecek her vazifeye razıyız. Katiyetle misyonlardan kaçmıyoruz. Kendi uzmanlık eğitimimizi kapsayan her türlü misyonu mutlaka yapacağız. Sağlıkçıların bu viral yüke çok maruz kaldığı bir süreç. Biz bu viral yüke başka arkadaşlardan fazla maruz kalmak istemiyoruz. Olumlu ayrımcılık istemiyoruz. Adalet istiyoruz. Herkes ne tutuyorsa bizde birebirini tutmaya razıyız.”
Gazete Duvar
