DİYARBAKIR – İnsan Hakları Derneği Diyarbakır Şubesi, 28 Mart 2006 yılında Diyarbakır’da başlayıp bölge kentlerine yayılan toplumsal olaylarda işlenen cürümlerin tesirli bir halde soruşturulmasını ve adil bir yargılama talep etti.
İHD Diyarbakır Şubesi tarafından yapılan yazılı açıklamada, yaklaşık bir hafta boyunca devam eden toplumsal olaylar sonucunda yedisi çocuk olmak üzere 14 kişinin öldüğü ve 300’den fazla yurttaşın da yaralandığı hatırlatılarak, “Yaşanan bu olaylar sonucunda hayatını yitiren 8 yaşındaki Enes Cet ve 14 yaşındaki Mahsun Mızrak isimli çocukların failleri hakkında yalnızca kamu davası açılmış, açılan bu ceza davasında da Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin ihlal kararına karşın sanık polis memurlarının beraatine karar verilmiştir. Kolluğun keyfi ve orantısız silah kullanması nedeniyle meydana gelen can kayıpları ve yaralanmalara ait ortadan 15 yıl geçmiş olmasına karşın yargı makamları tarafından adalet tesis edilmemiştir” denildi.
‘CEZASIZLIK PRATİĞİ KÜLTÜR HALİNE GELDİ’
28 Mart olayları ardından yapılan yargılamaların, Türkiye’deki yargı sisteminde bir kültür haline gelen cezasızlık pratiğinin en somut ve acı örneği olduğu vurgulanan açıklama şu tabirlere yer verildi: “Bir defa daha yetkililere, Türkiye’de devlet gücü ile işlenilen tüm hataların tesirli ve adil bir yargılama ile sonuçlanması için gerekli adımları atmalarının yasal bir mecburilik olduğunu hatırlatıyoruz.”
MEZARLIKTA ANMA YAPILDI
Diyarbakır’ın Bağlar ilçesi Yeniköy Mezarlığ’ında mezarları bulunan Abdullah Duran, Tarık Ataykaya, Mehmet Işıkçı’nın mezarları başında yapılan anmaya, Özgür Bayan Hareketi (TJA) aktivistleri, Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) ve Halkların Demokratik Partisi (HDP) yöneticileri katıldı.
Anmada konuşan HDP Diyarbakır Vilayet Eşbaşkan Vekili İrfan Söner, devrin Başbakanı Tayyip Erdoğan’ın olaylar sırasında “Kadın da olsa çocuk da olsa gereken yapılacaktır” biçimindeki tabirlerinin akabinde 7’si çocuk 14 kişinin öldürüldüğünü söyledi. Ortadan geçen 15 yıla karşın kimsenin cezalandırılmamasına reaksiyon gösteren Söner, “Katledilenler insan değil miydi? Kimseden hesap sorulmadı. Çocuklar da öldürüldü. Aileler adaletin sağlanmasını istiyor. Adalet herkes için olmalı. Failler cezalandırılsın ki hayatını yitirenler rahat uyusun” diye konuştu.
Daha sonra partililer, ömrünü yitiren Abdullah Duran, Tarık Ataykaya ve Mehmet Işıkçı’nın mezarlarına karanfil bıraktı. İştirakçiler, 3 sivilin mezarlarının yanında bulunan ve kimyasal silahla öldürüldüğü sav edilen 14 PKK’li ortasında bulunan Fatih Çetin’in mezarına da karanfil bırakmak istedi. Lakin polis, Çetin’in mezarına karanfil bırakmanın “örgüt propagandası olduğunu” ileri sürerek engelledi. (DUVAR)
Gazete Duvar
